19 Nisan 2012 Perşembe

LİDER ATATÜRK




     BU ÜLKENİN HER TÜRLÜ NİMETİNDEN YARARLANIP DA ONA VE İLKELERİNE KARŞI OLMAK HAİNLİKTİR, ŞEREFSİZLİKTİR UTANMAZLIKTIR.   

 *Atatürk`ün dünyada `başöğretmen' sıfatlı tek lider olduğunu... 

 * Bir geometri kitabı yazdığını...
  
* Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin (Türkçe) isim babasının bizzat Mustafa Kemal olduğunu... 
  
* Norveç`de "Atatürk gibi olmak" diye bir deyim olduğunu. ''Atatürk'' çiçeği'nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını... 

* Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina'daki; Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu...

*''Mimber'' adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanangazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini... 
  
* Kurtuluş Savaşı'nda rütbe alan bir çok kadın askerlerimizin olduğu, dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimizin olduğunu,Üst teğmen Kara Fatma'nın 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reisliğine bizzat Atatürk, tarafından atanmış olduğunu...

*Bir röportajda Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?' diye sorulduğunda "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için, davet gelirse düşünürüz" dediğini ve bunun üzerine BM
yasasının değiştirildiğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkeninTürkiye Cumhuriyeti olduğunu....

*1938'de, General McArthur'un en zor, en problemli, en buhranlı döneminde, danışman, senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil,büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i görmek için neler vermezdim" dediğini...

*1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde; "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal, gibi lider getirir" denildiğini... 

*1996'da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyetinde, mezar taşına yazılmasını istediği metinde;'Bütün ömrüm boyunca Türkiye'nin lideri Mustafa Kemal ATATÜRK'ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm' yazdığını...

*2000'de ABD Başkanı'nın milenyum mesajında;''Milenyumun hiç şüphe yoktur ki; tek devlet adamı Mustafa Kemal ATATÜRK'tür. Çünkü o yılın değil asrın lideriolabilmeyi başarmış, tek liderdir' denildiğini...   


*2005'de Amerika'nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr.Johns`un önerisinin 'Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk'ü örnek alsın yeter' olduğunu...



*2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerin den Atatürk resimlerinin kaldırılmasının istendiğini...


BİLİYOR MUYDUNUZ!!!

 Yaşamından bir kesit;  
İzmir kurtulmus, çok tatlı bir yorgunluk, Ankara'ya hareket edecekler... 
Trene binerler ve kompartımana çekilirler. Ertesi gün, yaveri, Atatürk'ün 
kompartımanının kapısını çalar. Atatürk, yorgun, bitkin bir halde kravatını 
yıkamaktadır. Yaveri: "Paşam bu ne hal, hiç uyumadınız herhalde; niye 
böylesiniz" der. "Çocuk, kompartımanıma yastıkla battaniye koymayı 
unutmuşsunuz, kolumu yastık yaptım ağrıdı, setremi yastık yaptım üşüdüm, 
uyumadım kalktım", der. 
Yaveri: 'Aman Paşam! Birimize haber vereydiniz; 
hemen size bir yastıkla battaniye getirirdik", der. Ve bir ülke kurtarmaktan 
dönen komutan tarihi bir cevap verir:"Geç fark ettim, hepiniz en az benim 
kadar yorgundunuz, hiç birinize kıyamadım. Önemli olan benim uyumam değil; 
milletimin rahat uyumasi".

ATAMIZ SAYESİNDE NE KADAR RAHAT UYUYORUZ Kİ;


HÃLA UYANAMADIK?...

7 Nisan 2012 Cumartesi

NEREMİZ BÜYÜDÜ


AKP Sözcüleri ve yandaş basın neredeyse zil takıp oynayacaklar. Ekonomimiz yine büyümüş, hem de dünyada ikinci olmuşuz !…
Esasında “büyüme”, nicelikten çok nitelikli olmak zorundadır. Biz büyüyoruz, büyüyoruz da ne kadar sağlıklı büyüyoruz? Neremiz, hangi yönümüz büyüyor? Yani içimizde bir ur mu büyüyor, göbeğimiz mi büyüyor, yoksa beynimiz mi büyüyor?…
AKP’nin ekonomik uygulamaları sonucu ülke “Fil Hastalığına”yakalandı.
(Fil Hastalığı; Lenf sıvısının vücuttaki miktarının artması veya sıvının sistematik dolaşıma verilmeyip deri altına, doku aralıklarına yayılmasıyla ortaya çıkar. Örneğin; Vücutta diğer organlar normal büyürken, kafa veya göbek 3-4 misli fazla büyür)
İnsan odaklı olmayan bu ekonomik politikayla büyüme sağlıklı olarak yapılamamış, yanlışta ısrar ise zengini daha zengin, fakiri daha fakir yaparken, ülke kaynakları uluslararası tefeciler tarafından yutulmuş, bünye arızalanmış ve vücudun dengesi bozulmuştur.
Baştan beri AKP’yi eleştirmemizin nedeni;
Sağlıklı büyümeyi gerçekleştirememesi, ithalata dayalı suni büyümeye itibar etmesi, sıcak parayla spekülatif büyüyen ülkenin bu sıcak paranın ucuz dövizle azdırdıkları ithalatı, yeterli derecede artmayan ihracatı, yüksek dış ticaret açığını,devamlı artan cari açığı, büyümenin saçılan kredilerin kullanılmasıyla oluşan bir şişme olduğunu görmemiz ve uyarı görevimizi yapmamızdandır.
AKP Hükümeti işbaşına geldiği günden beri rakamları çarpıtıyor, takla attırıyor işine geldiği gibi kullanıyor. Rakamlarla oynayabilirsiniz, çarpıtıp belli bir zaman için istediğiniz sonucu çıkarabilirsiniz ama çarpıtılmış rakamlarla aç insanın karnını doyuramazsınız, işsiz gence iş bulamazsınız…
Ülke ekonomisini sağlıklı olarak büyüttüğünü iddia eden AKP Hükümetinin şu sorulara cevap vermesi gerekmektedir;
10 yıllık AKP İktidarında;
*Doğalgaza % 100 zam yapıldı mı?
*Benzine % 168 zam yapıldı mı?
*Ekmeğe % 150 zam yapıldı mı?
*Tüpgaza %300 zam yapıldı mı?
*Cari Açık %700 artmadı mı?
*Dış Ticaret Açığı % 200 artmadı mı?
*Faize giden para %300 artmadı mı?
*Vatandaşların bankalara olan borçları 34 kat artmadı mı?
*Borcumuz % 200 artmadı mı?
Bu sorular millet tarafından her gün soruluyor. Emekliler- çalışanlar-memurlar kendi ücretlerine yapılan zamlarla, çarşı-Pazar-marketteki fiyat artışlarını devamlı mukayese ediyorlar zaten.
Önemli olan AKP Hükümetinin bu sorulara ne cevap vereceğidir…
2011’de sektörel bazda sabit fiyatlarla en yüksek büyüme hızıyüzde 13.4 ile “Aracı Kurumlar ve finans kurumları” tarafından yakalandı…
İşin acı yönü ise;
Nüfusunun % 57 sinin banka borçlusu olarak finans piyasaları tarafından rehin alındığı ortamda (Üstelik çoğu yabancı bankalar tarafından) insanların siyasi tercihlerini yüksek sesle bildirmelerini, ses çıkarabilmelerini, demokrasiye sahip çıkmalarını beklemek ne derecede sağlıklı olur, bunu da Türk Milletinin sağduyusuna bırakıyorum…
AKP’nin övündüğü büyümesi, tamamen şişirme ve sağlıksız bir büyümedir ve toplumdaki dengeleri bozacak niteliktedir.
Sağlık ve başarı dileklerimle 05. Nisan 2012 
İLK KURŞUN

‘Yalancının Mumu...’


GÜNCEL 
 Cüneyt Arcayürek 




 Başbakan RTE’nin, son AKP grup toplantısında, sağa sola ve CHP’ye saldıran, TV’lerin naklen verdikleri konuşmasını izlerken aklımdan kimi özdeyişler geçti.

 Önce, yalandan kim ölmüş ki diye düşündüm.

 Ama baktım ki RTE; tarihsel gerçekleri saptırıyor, tahrif etmekten de çekinmiyor.

 “Böyle vakalarda” kullanılan şu özdeyişi mırıldandım: 

 “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar!”

 ***

 CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ülkenin içinde bulunduğu zorba RTE rejimini Hitler dönemine benzetmesini Başbakan; gerçekleri tersyüz eden, gerçeği yalana dönüştüren konuşmayla karşıladı.

 Bu saldırıları, içeriğini açıklamadığı kimi belgelerle göstererek kanıtladığını sanıyor. Böyle sanmakta da haklı.

 Zira, bakın dünkü gazetelere, TV haberlerine: 

 Yalanlarına kanıt diye Cumhuriyet’in eski manşetlerini gösterirken; manşeti kurgulayan haberden söz etmediğini; Başbakan’a; gerçek öyle değil, yalana başvuruyorsunuz, tarihsel olayları saptırıyorsunuz diyecek...

 …ne bir gazete ile TV ve ne de muhalefet var karşısında!..

 ***

 Oysa RTE aksini söyledi diye tarihsel gerçekler değerini hiçbir zaman yitirmiyor.

 1939 tarihli Cumhuriyet’in birinci sayfasını gösteriyor.

 Manşet şu: “Milli Şefimizle (Cumhurbaşkanı İsmet İnönü) Führer (Hitler) arasında samimi tebrikler”.

 RTE’nin defterinde “samimi tebriklerin” nedenini, niçinini yazmak yok. Gerçek ise şu:

 “1939 tarihli bir kararname ile Alman Devlet Reisi Adolf Hitler’in 50. doğum günü nedeniyle yapılacak merasime hükümet adına Ali Fuat Cebesoy’un reisliğinde Genelkurmay 2. Başkanı Asım Gündüz, Falih Rıfkı Atay’dan müttefik bir heyet 11.04.1939 tarihinde onanmıştır.

 İmza Reisi Cumhur İsmet İnönü ile altında bakanların imzaları…” 

 Protokoler bir uygulamayı içeren bir kararnameyi RTE; İnönü’nün Nazi liderine hayranlığının nişanesi olarak şöyle sunuyor kamuoyuna: 

 “…‘Milli Şefimizle Führer arasında samimi tebrikler’. Bundan daha önemli delil olur mu?”

 Pes!

 ***

 Bir başka “RTE kanıtı”: 

 Yine Cumhuriyet’in büyütülmüş bir sayfasını gösteriyor. Manşet: “Kemalist Türkiye’den Faşist İtalya’ya Selam!”

 Manşetin altında “İsmet İnönü’nün İtalya’ya gideceği yazılı” diyor.

 Tabii demagoglukta usta RTE, bu gezinin zamanını ve o sırada Ankara’da olup bitenlere değinmiyor bile... 

 Oysa olay şu: Atatürk hayatta. İnönü, Başbakan! İtalya Başbakanı Mussolini’nin daveti üzerine Başbakan İnönü Roma’ya gidecek.

 Gelen habere göre Mussolini, İnönü’yü Roma Garı’nda karşılamayacak!

 Atatürk’ün; İnönü’ye talimatı: “Şayet istasyonda Mussolini’nin seni karşılamayacağını öğrenirsen trenden inme ve hemen geri dön!” ve bu talimat, bir vasıta ile Roma’ya duyuruluyor.

 İnönü, trenden iniyor. Karşısında “Hoş geldiniz” diyen Mussolini!

 ***

 Kendi açıkladı. RTE kitap okumuyor. Yakınındakiler okunması gerekli kitabı okuyarak RTE’ye özetlediklerine göre:
 Çevresinin yardımıyla, “İkinci Dünya Savaşı’nda İki Cephede Türkiye” adındaki kitabımdan aktaracağım kısa iki paragraf; RTE’nin bilgi yoksulu belleğine yardımcı olabilir.

 4 Mart 1941. Büyükelçi Franz von Papen, Cumhurbaşkanı İnönü’ye, Führer’inin mektubunu sunuyor. Mektupta Hitler, Bulgaristan’da alınan ve Yunanistan’da alınacak olan -tabii askeri- “önlemlerin” hiçbir zaman Türkiye’ye karşı olmadığını ve altını çizerek “Alman girişimleri hiçbir zaman toprak edinme veya Türkiye’nin toprak bütünlüğüne karışma amacı gütmemektedir” diyor ve dostluğun, Türkiye’nin tarafsızlığın üzerinde önemle duruyor.

 İnönü, Hitler’i yanıtlıyor: “Türkiye, toprağını ve bağımsızlığını şu ya da bu devletin politik ve askeri muhakemelerinin görüş noktasından mütalaa edemez ve kutsal hakkına olacak saldırının herhangi bir memleketin görüşlerine göre yorumlanmasına müsaade edemez.

 Bu sebeplerden milli bütünlüğüne olacak her türlü saldırıya karşı koyacaktır.”

 *** 
 Bugüne gelelim: Obama şişşt gel diyor, koşuyorlar. Sırt sıvazlıyor... Taşeron politika orada burada. Şu sıra Suriye’de!..